9 Kasım 2013 Cumartesi

Turku / Finlandiya

Turku, Finlandiya'nın batı kıyısında yer alan ve eski dönemlerde Finlandiya'ya başkentlik yapmış şirin bir şehir. Stockholm'den 11 - 12 saatlik gemi yolculuğu sonrası ulaşabiliyorsunuz bu güzel şehre.

Stockholm'de geçirdiğimiz iki günün ardından biraz da değişiklik olması adına Finlandiya'ya gitmeye karar verdik. İsveç ve Finlandiya arasında ulaşımı sağlayan ve tavsiye edilen iki büyük gemi firması var; Viking Line ve Tallink Silja. Bir kaç araştırma yaptıktan sonra fiyat ve kalite faktörünü de göz önünde bulundurarak tercihimizi Viking Line'dan yana kullandık.




Viking Line; Finlandiya, İsveç, Estonya ve Letonya arasında gezi düzenleyen ve Kuzey Avrupa'da oldukça popüler bir gemi şirketi. Hem internet sitesinden hem de broşürlerinden takip ettiğimiz kadarıyla Stockholm ve Turku arasında 2 tip gezi oluyor. Bunlardan birincisi, günübirlik turlar. Akşam saatlerinde Stockholm'den hareket edip, sabaha karşı Turku'ya varıyorsunuz, Turku'dan ayrılış saatiniz yine akşam saatlerinde oluyor ve şehirde değerlendirebileceğiniz 12 saat civarı bir boşluğunuz oluyor. Bana pek mantıklı gelmeyen ikinci tip seyahat programı ise, gemideki aktivitelere yönelik olsa gerek, şehirde vakit geçiremiyorsunuz, yani karaya adım atamıyorsunuz. Stockholm'den Turku'ya gidip, 1 saat sonrasında tekrar Turku'dan Stockholm'e gitmek üzere yola çıkıyorsunuz.




Bilet fiyatları sabit oluyor. Biletler, odanın konumuna göre belirleniyor ve her bölümün fiyatları farklılık gösteriyor. Biletleri önceden satın almanın tek avantajı, istediğiniz bölümlerde bilet bulamama ihtimalinin ortadan kalkması oluyor. Giderken "B2P Inside Cabin - 2 Beds" kamarası, dönüşte ise "Inside Piccolo Two - 2 Beds" kamarasını aldık. Kamara da 2 yatak yer aldığından, acaba 2 yataktan tek yatağı mı kiraladık yoksa tüm kamarayı mı kiraladık diye düşünürken, yaptığımız yazışmalar sonucunda ödediğimiz ücretin kamara ücreti olduğunu ve tek olsak dahi, tüm kamaranın yani 2 yatağın da bize ait olduğunu öğrenmiş olduk.





Hem gidişte hem de dönüşteki gemiler oldukça lükstü. Sistemi çok güzel oturtmuşlar. Geminin içerisinde, restaurantlar, barlar, alışveriş dükkanları, casinolar vb her şey mevcut. Odalar oldukça konforlu. Gemi genelinde olduğu kadar, odalarda da her detay düşünülmüş. Televizyonu açtığınızda ekranda isminizin yazılı olduğu, hoşgeldiniz yazısıyla karşılaşıyorsunuz.

Restaurantların ve barların olduğu bölüme gitmek için 4 kat çıkmanız gerekiyor. İlk saatlerde ortam durağan olsa da 2-3 saat içerisinde hareketleniyor. Biraz etrafı gezindikten ve olan biteni gözlemledikten sonra, Stockholm'de geçen hareketli günün de etkisiyle gece yarısı gibi odaya çekildik. 

Biletlerimizde, geminin sabah 7:30'da Turku'da olacağı yazıyordu. Saat 6:30 civarında ise kadın görevliler bizzat kapıyı açıp, size, Fince dilinde olduğunu tahmin ettiğimiz bir şeyler söylüyorlar. Sanırım geminin yaklaştığını ve hazırlık yapmanız gerektiğini söylüyorlar. Tabi, kapıyı tıklatmasıyla, kapıyı açma süre arasında 1 saniye bile geçmiyor. Neyse ki çoktan uyanmıştık da absürt bir durumla karşılaşmadık.




Çantaları toparladıktan sonra manzarayı izlemek için üst kata çıktık. Buzları kıra kıra ilerleyen geminin, çok güzel balkonları mevcut ancak 45 dakika kaldığımız en üst katta, dışarıya çıkıp da, soğuk havaya 2-3 dakikadan fazla dayanabilen göremedik. Çıkanlar da genelde fotograf çeken ya da sigara içenlerdi. Kapı açıldığında bile içerisinin, dondurucu diyebileceğimiz soğukla dolduğunu rahatlıkla hissedebiliyorsunuz.




11 saatlik yolculuğun ardından limana yanaşıp karaya ayak bastık. Limandan şehir merkezine gidebileceğiniz otobüsler, çıkış kapısının karşına belirli aralıklarla yanaşıyor. Yolcuları kapı önünden aldıktan sonra yoluna devam ediyor. İlk otobüsü görüp de yanına gidesiye kadar, otobüs hareket ettiğinden, bir sonraki otobüsü bekledik, tabi binanın içerisinde. Dışarıda otobüs beklemek, soğuk hava nedeniyle neredeyse imkansız.

Finlandiya soğuğunu, hele ki sabah soğuğunu tarif etmek pek mümkün değil, sanırım sadece o soğuğu hissedenler tam olarak anlayabilirler demek istediğimi.

Sonunda otobüs yanaşıyor ve sıraya geçiyoruz. Turku için günübirlik bir gezi planlıyorsanız tek gün geçerli biletler çok daha ekonomik. Bileti de otobüs şoföründen satın alabiliyorsunuz. Şehir merkezine vardıktan sonra önce harita almak için Turizm Danışma Ofisine gittik sonra da arkadaşımızı beklemeye başladık. Ancak soğuk havayı bir noktadan sonra o kadar fazla hissetmeye başlıyorsunuz ki, tek çareniz kapalı bir alanda ısınmak oluyor. Sabahın 8'inde de açık kafe vb herhangi bir yer bulamadığımızdan aklımıza aldığımız otobüs biletleri geliyor ve otobüs alternatifini kullanıyoruz. Arkadaşı bekleme süresi içerisinde 2 defa limana gidip, şehir merkezine tekrar döndük. Belki mantıksız geliyor düşünüldüğünde ama o an için en mantıklı alternatifimizdi.

Arkadaşımızla haberleştikten sonra, Turku'nun en meşhur yapısı olan Turku Kalesi'nde buluşmaya karar verdik. Kaleye, buluşma saatinden 1 saat erken geldiğimizden, akşam üzeri gezmeyi planladığımız kale gezisini öne almaya karar verdik.




Belki de kendi tarihimiz ve yapılarımız gözümüzde canlandığından olsa gerek, kale denildiğinde surlarla çevrili geniş ve büyük taş yapılar aklına geliyor insanı. Açıkcası Turku Kalesi'ne dışarıdan bakıldığında, bir Türk olarak orasının kale olduğunu düşünmeniz düşük bir ihtimal.




İçerideki durum ise bambaşka. Kalenin bahçesinden geçip, ilerledikten sonra giriş bölümüne doğru ilerliyorsunuz. Giriş için ücretleri ödedikten sonra kale turuna başlıyoruz. Eski dönemlere ait bir çok yapı, eşya ve canlandırmalar mevcut. Geziye başladıktan sonra tek yönde ilerleyebiliyorsunuz. İlk 10 dakika, ön bölümlerde yer alan yerleri inceledikten sonra çıkmayı denedik ama görevli "Daha gezmediğiniz bir çok yer var, mutlaka görmelisiniz" şeklinde bir uyarıda bulununca kale içerisindeki gezimize devam ettik.




İç bölümlerde, eski dönemlere ait yüzlerce belki de binlerce eşya mevcut. Acele etmezseniz minimum 1,5 - 2 saatte bitirebilirsiniz kale gezinizi. Ziyaret saatleriyle de ilgili olabilir belki ama kaleyi ziyaret eden kişi sayısı, kalenin büyüklüğüne oranla oldukça düşük kalıyor. Tamamına yakını kapalı alanlarda olan bölümleri son derece sessiz bir ortamda uzun uzun inceleme şansınız oluyor.




Kale gezisi sonrasında arkadaşımızla buluşup, Baltık Denizini görmeyi planladık. Sahile varmadan güzel bir yerde mola verip kahvaltı yaptık. Finlandiyadaki bir çok yapı, yağan kar'ın da etkisiyle kartpostal havasında. Hem mekanlar hemde içerik insana huzur veriyor.

Gerek yolda, gerekse kahvaltı yaptığımız mekanın çevresinde kayak yapan insanlar dikkatimizi çekiyor. Ancak kayak yapan bu insanlar bu işi biraz da yürüyüş ile birleştirmişler. Şerit halindeki bir alanda kayak takımlarını giyip, düz bir şekilde yürüyorlar. Şehrin farklı noktalarında bu şekilde spor yapan bir çok insanla karşılaşabiliyorsunuz.




Kahvaltı sonrasında, Baltık Denizine doğru yola koyulduk. 15 dakikalık bir yolculuk sonrası sahile vardık. Soğuk hava nedeniyle donmuş olan Baltık Denizi üzerinde yürüdük. Denizin üzerinde soğuk hava nedeniyle donmuş büyük buz kütleleri de vardı. İlk başlarda ağırlık nedeniyle buzlar kırılabilir diye tedirgin olsak da, zamanla alıştık.




5-10 dakika oyalandıktan sonra, denizin sahile yakın olan bölümünde olan ve buzulların ortasında yer alan boşluk dikkatimizi çekti. O yöne doğru yürürken anladık ki, o boşlukta yer alan suya, sauna'dan çıkan Finlandiyalılar giriyormuş.

Sauna, sadece Turku'da değil, Finlandiya'nın genelinde de oldukça popüler. Bir çok evin içinde sauna mevcut. 

Arkadaşımızın "Hava kötüleşiyor gibi, fırtına çıkabilir" uyarısından sonra yavaş yavaş şehir merkezine doğru yol alıyoruz.




Kısa süre sonra vardığımız şehir merkezinde bizdeki kapalı çarşı tarzında ama boyut ve içerik olarak yanına dahi yaklaşamayacak olan pazarlarını gezmeye karar veriyoruz. İçerisinde bir çok yöresel yiyecek - içecek vb ürünleri satın alabileceğiniz bu pazara, merkezdeki otobüs duraklarından 3 dakika civarı yürüyerek ulaşabilirsiniz.





Turku şehrinde gezip görülebilecek yer sayısı oldukça sınırlı. Turku Katedrali de şehrin önemli yapılarında bir tanesi. 

Şehirde alışveriş yapacağınız bir çok nokta mevcut. Fiyatlar ülke genelinde olduğu gibi Turku'da da yüksek sayılabilecek seviyede. Giyim konusunda yüksek fiyatlar bizi biraz şaşırtsa da, yiyecek fiyatları bana oldukça normal geldi, ki Finlandiyalılar bir çok gıda ürününü organik olarak kendileri yetiştiriyor. Öyle ki, akşam yemeği için salata hazırlayan arkadaşımızın, salatayı hazırlarken kullandığı ürünlerin tamamına yakını kendi ürettiği ürünlerdi.

Yemek sonrası, konu Finlandiya ve Turku'daki yaşamdan açıldı Finlandiya'daki yaşam şartlarından, eğitim-öğretim'e kadar bir çok farklı alanda konuştuk. 


Finlandiya'da, Avrupa genelinde olduğu gibi, 17-18 yaşından itibaren, bir çok genç, arkadaşlarıyla ayrı eve çıkıyor. Görüştüğümüz arkadaşlarımız da, aileleri oldukça yakında otursa da ayrı eve çıkmaya karar vermişler ve birkaç yıldır bu şekilde yaşıyorlar. Ev kirası ve evin diğer giderlerini karşılamak için de part-time işlerde çalışıyorlar. Bir ara konu internetten açıldı. Bir dönem Türkiye'de de çok konuşulmuştu Finlandiya'daki internet hizmeti. Söylenenlere göre, Finlandiya'da internet kullanımının vatandaşlık hakkı olduğu ve devletin bu hakkı her Fin vatandaşına vermekle yükümlü olduğu yönündeydi. Bu haber bir çok gazete de haber olarak verilmişti. Bu konunun doğru olup olmadığını sorduk tabi ama böyle bir şeyi ilk defa bizden duyduklarını ve şu an kullanmakta oldukları internet için para ödediklerini belirttiler.

Yemek ve sohbet sonrası, alışveriş için tekrar şehir merkezine döndük. Magnet vb tarzdaki hediyelik eşya satın almak için çok fazla alternatifiniz yok. Bu tarz hediyelik eşya almayı planlayanlar için Turizm Danışma Ofisi'nin karşı caddesindeki küçük mağazayı tasviye edebilirim.

Turku'da geçirdiğimiz 10 saatin ardından, hareket saatinin yaklaştığını fark ettikten sonra, Fin arkadaşlarımızla beraber limana doğru yola çıktık. Liman'da biraz oyalandıktan sonra arkadaşlarla vedalaşıp tekrar Stockholm'e doğru yola koyulduk.

Şehirde geçirdiğimiz kısa süreye rağmen, Turku gezisinden oldukça keyif aldığımızı söyleyebilirim. Turku gezilip görülecek yerleriyle olmasa da yeşilliği ve doğal yaşantısıyla ziyaret edilmeyi hakeden şirin bir şehir. Finlandiya denilince her ne kadar Helsinki ön plana çıksa da, Turku da kesinlikle iyi bir alternatif.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder